celikci
New member
Dünya’nın dört bir yanında, Kambriyen periyodundan kalma kabuklu fosilleri bulunuyor, lakin onlar hakkında hala epey az şey biliniyor. Bunların içindeki Wufengella, bilhassa ilgi cazip bir fosil.
Wufengella, bedeninin her iki yanında yassı loblar biçiminde uzantılara sahip ve dikenli çıkıntılarla kaplı etli bir bedeni çevreleyen asimetrik zırhla, küçük bir tuvalet fırçasına benziyor. Bu olağandışı yapısı, solucanın evrimsel geçmişinde, toprak solucanınkine misal biçimde kesimli bir bedene sahip olduğuna işaret ediyor.
Komik görünümü etkileyici olsa da, beraberinde biraz aldatıcı. Bristol Üniversitesi Yer Bilimleri Okulu’ndan Dr. Jakob Vinther yaptığı açıklamada, “Bir kıl solucanı ile bir chiton yumuşakçası içinde bir şeye benziyor” dedi ve devam etti: “Ancak enteresan bir biçimde, bu kümelerin hiç birine dahil değil.”
Vinther, Wufengella keşfi üzerinde çalışan bir takım, kıllı solucanın kalıtım açısından cömert olduğu ve birtakım özelliklerini şaşırtan derecede geniş bir hayvan yelpazesine aktardığı kararına vardı. Hayvanlar aleminde (bilim insanları tarafınca filum olarak bilinir) önde gelen 30 beden planı ve Kambriyen Patlaması olarak isimlendirilen biyoçeşitlilik patlaması sırasında evrimin meydana geldiği süratte, yalnızca birkaç yaratık, özelliklerini birkaç kuşağına aktarabildi. Bu istisnalardan biri Wufengella idi.
Oxford Üniversitesi’nden yardımcı muharrir Dr. Luke Parry, “Mikroskop altında baktığım bu fosilin ne olduğu netleştiğinde gözlerime inanamadım” diyor ve ekliyor: “Bu, hakkında sık sık spekülasyon yaptığımız ve bir gün bakılırsaceğimizi umduğumuz bir fosildi.”
Doğa Tarihi Müzesi’nden ortak muharrir Greg Edgecombe ise, Wufengella’nın evrim ağaçlarını bir ortaya getirirken fosil kayıtlarında niye bu kadar değerli olduğunu şu biçimde açıklıyor: “Farklı filumlar içinde paylaşılan bakılırsace az sayıda anatomik karaktere sahip, sırf canlı hayvanlara bakarak eksik bir fotoğraf elde ederiz. Wufengella üzere fosiller yardımıyla, kökleri, bir vakit içinder büsbütün farklı göründüklerini ve fazlaca farklı ömür biçimlerine sahip olduklarını, kimi vakit eşsiz ve kimi vakit daha uzak akrabalarla paylaştıklarını fark ettiğimiz bir periyoda kadar takip edebiliyoruz.”
Wufengella, bedeninin her iki yanında yassı loblar biçiminde uzantılara sahip ve dikenli çıkıntılarla kaplı etli bir bedeni çevreleyen asimetrik zırhla, küçük bir tuvalet fırçasına benziyor. Bu olağandışı yapısı, solucanın evrimsel geçmişinde, toprak solucanınkine misal biçimde kesimli bir bedene sahip olduğuna işaret ediyor.
Komik görünümü etkileyici olsa da, beraberinde biraz aldatıcı. Bristol Üniversitesi Yer Bilimleri Okulu’ndan Dr. Jakob Vinther yaptığı açıklamada, “Bir kıl solucanı ile bir chiton yumuşakçası içinde bir şeye benziyor” dedi ve devam etti: “Ancak enteresan bir biçimde, bu kümelerin hiç birine dahil değil.”
Vinther, Wufengella keşfi üzerinde çalışan bir takım, kıllı solucanın kalıtım açısından cömert olduğu ve birtakım özelliklerini şaşırtan derecede geniş bir hayvan yelpazesine aktardığı kararına vardı. Hayvanlar aleminde (bilim insanları tarafınca filum olarak bilinir) önde gelen 30 beden planı ve Kambriyen Patlaması olarak isimlendirilen biyoçeşitlilik patlaması sırasında evrimin meydana geldiği süratte, yalnızca birkaç yaratık, özelliklerini birkaç kuşağına aktarabildi. Bu istisnalardan biri Wufengella idi.
Oxford Üniversitesi’nden yardımcı muharrir Dr. Luke Parry, “Mikroskop altında baktığım bu fosilin ne olduğu netleştiğinde gözlerime inanamadım” diyor ve ekliyor: “Bu, hakkında sık sık spekülasyon yaptığımız ve bir gün bakılırsaceğimizi umduğumuz bir fosildi.”
Doğa Tarihi Müzesi’nden ortak muharrir Greg Edgecombe ise, Wufengella’nın evrim ağaçlarını bir ortaya getirirken fosil kayıtlarında niye bu kadar değerli olduğunu şu biçimde açıklıyor: “Farklı filumlar içinde paylaşılan bakılırsace az sayıda anatomik karaktere sahip, sırf canlı hayvanlara bakarak eksik bir fotoğraf elde ederiz. Wufengella üzere fosiller yardımıyla, kökleri, bir vakit içinder büsbütün farklı göründüklerini ve fazlaca farklı ömür biçimlerine sahip olduklarını, kimi vakit eşsiz ve kimi vakit daha uzak akrabalarla paylaştıklarını fark ettiğimiz bir periyoda kadar takip edebiliyoruz.”