celikci
New member
Hayır, arkadaşlarım ve ben 80'lerde Silly grubunu gerçekten sevmiyorduk. Bu alaycı sarışınlar, ışıltılı synth sesleri ve sanki kuru buzun arkasındaymış gibi bulanık şarkı sözleriyle bize çok az şey anlattı veya hiçbir şey söylemedi. Bu kesinlikle Doğu Almanya'yı çok fazla yansıtıyordu; hatta televizyonda bile vardı! Punk ve daha da fazlası post-punk dinledik: Olabildiğince atonal, şeytani ve esrarengiz. Ya da kendimiz tuhaf müzikler yaptık. Aptallık bizim için ana akımdı, hepsi bu.
Aradan geçen uzun yıllardan sonra görüş ve işitme artık biraz daha hafifledi, belki de daha farklılaştı. Geriye bakmanın bağlamsallaştırma avantajı da vardır: Daha önce çok belirgin olmayan bağlantılar görünür hale gelir. Dieter Schumann'ın 1988'de yayınlanan DEFA belgeseli “fısıldayan ve çığlık atan”, Silly'nin, aksi takdirde gri taşra yuvalarında basitçe solup gidecek olan gençleri kelimenin tam anlamıyla “uyandırabildiğini” zaten göstermişti.
Aradan geçen uzun yıllardan sonra görüş ve işitme artık biraz daha hafifledi, belki de daha farklılaştı. Geriye bakmanın bağlamsallaştırma avantajı da vardır: Daha önce çok belirgin olmayan bağlantılar görünür hale gelir. Dieter Schumann'ın 1988'de yayınlanan DEFA belgeseli “fısıldayan ve çığlık atan”, Silly'nin, aksi takdirde gri taşra yuvalarında basitçe solup gidecek olan gençleri kelimenin tam anlamıyla “uyandırabildiğini” zaten göstermişti.