Rostock’tan “Polis Çağrısı 110: Sadece Hayaletler”: bir uvertür olarak işkence sahneleri

celikci

New member
Saat 20:15’te televizyonda bu kadar sert görüntüler nadiren görülüyor: Bağlanmış bir adama vahşice işkence yapılıyor, yakın çekimlerde şişmiş, kanlı bir göz gibi kötü yaralanmalar görülüyor. Ardından “polis çağrısı” denizde yüzüstü yüzen sarışın genç bir kadına atlıyor. PJ Harvey’in (gürültülü hiti “Sana Aşkımı Getirmek” görüntülerin üzerine yerleştirilmiş) bir Habersu olsa bile, böyle bir uvertür sınırda olurdu. Senarist Astrid Ströher bir basın röportajında açılışın sertliğini “İzleyiciye sinyal veriyoruz: Bu acı veren bir film olacak” diye açıklıyor. Yönetmen Andreas Herzog, konunun duygusal açıdan olabildiğince vahşice anlatılması gerektiğini vurguluyor.

İki seviye başlangıçta paralel olarak anlatılır. Dört Rostock kriminalisti, klinikte “kadın düşmanı pislik” olarak nam salmış ve kovulmuş bir cerrah olan işkence gören adamın cesedini inceliyor. Telefonla danışma servisinden bir kadın (Judith Engel), 15 yıl önce hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan ve şu anda 29 yaşında olan kızından bir telefon alır. Annesi her zaman Jessica’sının bir gün geri döneceğini ummuştu. Daha sonra olay yerinde bir kadının sarı saçları bulunur: Bu aslında Jessica’dan gelir.

Rostock’tan “Polis 110’u arıyor: Sadece hayaletler”: Sessizlik ve yalanlar


“Polis çağrısının” merkezinde artık her yerde kızını gördüğüne inanan anne yer alıyor. Büyük Judith Engel’in bu belirsizliği nasıl canlandırdığı ve kameraman Marcus Kanter’in bu bozuk, çarpık algıyı nasıl yakaladığı gerçekten etkileyici. Anne, sanki kızı evden yeni çıkmış ve battaniye hâlâ sıcakmış gibi, kaybolan kadının yatağına uzanıyor. Boşanmış baba (Holger Daemgen) çok daha duygusuz bir tepki verir: Jessica’nın öldüğünü ilan ettirir ve hatta olay yerindeki taze DNA izine ilişkin haberleri bile görmezden gelir.


Reklam | Okumaya devam etmek için kaydırın


Birbirine hâlâ yabancı olan iki komiser, 15 yıl önce gerçekte ne olduğunu öğrenmek zorundadır. Bunu kendi yöntemleriyle yapıyorlar: Profil uzmanı Katrin König (Anneke Kim Sarnau) rasyonel ve analitik çalışıyor, Melly Böwe (Lina Beckmann) ise konuşmalarda akrabalara karşı oldukça anlayışlı davranıyor. Aile içinde pek çok şeyin bastırıldığı, gizli tutulduğu ve yalan söylendiği kısa sürede anlaşılır. Jessica 14 yaşında anoreksik ve uyuşturucu bağımlısıydı; Katrin König’in aklına hemen cinsel istismar gelmesinin nedeni de bu.

Ancak profil uzmanının özel hayatında da bir hayaletle karşılaşması gerekir: Babası (Wolfgang Michael) 40 yıl sonra yeniden ortaya çıkar! Ancak yalnızca 2010’dan bu yana tüm Rostock bölümlerini izleyen izleyiciler König’in küçük bir çocukken evlat edinildiğini biliyor çünkü annesi Baltık Denizi’nden kaçarken boğuldu ve babası Bautzen’de hapse girdi. Gelecek bölümlerde de kesinlikle devam edecek olan bu özel ara bölüm, mevcut davanın ciddiyeti göz önüne alındığında uygunsuz ve fazlasıyla yorucu görünüyor. Doğuya kaçan Bukow da istasyonun üzerinde hayalet gibi dolaşıyor: Dedektif meslektaşı Thiesler (Josef Heynert) patrona (Uwe Preuss) şikayet ediyor: Bukow olayı çok kötü kokuyor! Tekrar geri gelecek mi?

Polis 110’u arıyor: Sadece hayaletler. 17 Aralık Pazar, 20:15, ARD (+ medya kütüphanesi)
 
Üst