Beykozlu
New member
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Kısım Lideri, Afet İdaresi Enstitüsü ve İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ‘İklim Değişikliği Çerçevesinde Su Kaynaklarının Mevcut Durumu ve Geleceği’ temalı çalıştaya katıldı.
Çalıştayın akabinde açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Küresel iklim değişikliği tek başına bir afet değil. Global iklim değişikliği bir kuvvet çarpanıdır. Meteorolojik afetleri kuvvetlendiriyor. Ekolojik sorunları zorlaştırıyor. Bunlardan bir tanesi Türkiye yarı kurak bir ülke, daha kurak hale geliyor” diye konuştu.
“ISINMANIN kararı DAHA FAZLA ORMAN YANGINI İHTİMALİ”
Prof. Dr. Kadıoğlu, “Isınmanın kararı olarak da daha fazla orman yangını ortaya çıkma ihtimali var. Daha fazla su kıtlığı, kuraklık, denizler de ısındığı için genleşiyor. Yükselen, genleşen su düzeyi Türkiye’nin 8 bin 800 metre kıyısı var. Bu kıyılarda da su düzeyi yükselmesi ve tuzlanma üzere sorunlar ortaya çıkacak. İleride şu anki mevcut sorunlar biraz daha berbatlaşacak diye düşünmek gerekiyor. İklim değişikliği yeni bir şey ortaya çıkartmıyor. Dünya var olduğundan beri olan kuraklıkları, selleri, orman yangınlarını, çekirge istilaları, salgın hastalıklar üzere şeyleri daha da artıracak” dedi.
”SİVRİSİNEKLERDE DE ARTIŞ VAR”
Prof. Dr. Kadıoğlu, “Türkiye ısındıkça biraz daha tropiklere misal hastalıklarda, zoonatik hastalıklar yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış oluyor. Bunun başında dünyanın en tehlikeli hayvanı sivrisineklerde bir artış var. Yılda 1 milyon insan öldüren sivrisinekler sıtma ve gibisi hastalıklara niye oluyor. Şu anda Dünya Sıhhat Örgütü Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni sıtma bölgesi olarak gösteriyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tropikal hastalıklarda artış var. İleride Türkiye daha fazla tropikal hastalık uzmanı yetiştirmek zorunda kalacak. Daha fazla tropikal hastalıklara yönelik poliklinik açmak zorunda kalacak” sözlerini kullandı.
”HAYVANLARDAN İNSANLARA GEÇEN HASTALIKLARDA ARTIŞ BEKLENİYOR”
Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış beklendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu şu biçimde devam etti:
“aynı vakitte lyme hastalığına benzeri Kırım Kongo üzere hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış bekleniyor. Parazitler, böcekler sıcaklıklar biraz uygun olduğu için daha erken hayata geliyorlar. Daha uzun müddet hayatta kalıyorlar. Bunların lavraları daha fazla yaşıyor. Bunlar ormanların üstlerine yanlışsız hareket edebiliyor. Orman köylüsü birinci kere karşılaşıyor. Kuzey enlemlerindeki beşerler birinci sefer karşılaştığı böcekler ve bitkiler var. Bunlara ahenk sağlamak da vakit alacak. Batı Nil Virüsü üzere hastalıklar bilhassa daha fazla zahmetli olmaya başladı. O yüzden meyyit kuşlar, onlara temas etmemek, meyyit kuşları yiyen kediler ve köpeklerden de insanlara geçen hastalıklar var.”
”SELLER, İKLİMLE DEĞİL YERLEŞİMLE ALAKALI”
Prof. Dr. Kadıoğlu sel felaketlerine ait ise “Yağışların zahmete dönüşüp dönüşmemesi insanlara bağlı bir şey. Dereye yataklarına gidip yerleşirseniz, derenin yatağını 90 derece çevirirseniz, dereyi 3 taraftan beton tabuta aldık, tamam diye düşünürseniz, bu sizin için ölümcül olabiliyor. İstanbul’da maalesef bu biçimde yanlış yerleşimler var. Bunlar her yağmurda sele dönüşüyor. Bu iklimle değil, daha hayli yanlış ve çarpık kentleşmeyle alakalı bir durum. Şayet biz iklim değişikliğini nitekim ciddiye alıyorsak, daha fazla dere yataklarından uzak durmamız gerekiyor” dedi.
Çalıştayın akabinde açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, “Küresel iklim değişikliği tek başına bir afet değil. Global iklim değişikliği bir kuvvet çarpanıdır. Meteorolojik afetleri kuvvetlendiriyor. Ekolojik sorunları zorlaştırıyor. Bunlardan bir tanesi Türkiye yarı kurak bir ülke, daha kurak hale geliyor” diye konuştu.
“ISINMANIN kararı DAHA FAZLA ORMAN YANGINI İHTİMALİ”
Prof. Dr. Kadıoğlu, “Isınmanın kararı olarak da daha fazla orman yangını ortaya çıkma ihtimali var. Daha fazla su kıtlığı, kuraklık, denizler de ısındığı için genleşiyor. Yükselen, genleşen su düzeyi Türkiye’nin 8 bin 800 metre kıyısı var. Bu kıyılarda da su düzeyi yükselmesi ve tuzlanma üzere sorunlar ortaya çıkacak. İleride şu anki mevcut sorunlar biraz daha berbatlaşacak diye düşünmek gerekiyor. İklim değişikliği yeni bir şey ortaya çıkartmıyor. Dünya var olduğundan beri olan kuraklıkları, selleri, orman yangınlarını, çekirge istilaları, salgın hastalıklar üzere şeyleri daha da artıracak” dedi.
”SİVRİSİNEKLERDE DE ARTIŞ VAR”
Prof. Dr. Kadıoğlu, “Türkiye ısındıkça biraz daha tropiklere misal hastalıklarda, zoonatik hastalıklar yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış oluyor. Bunun başında dünyanın en tehlikeli hayvanı sivrisineklerde bir artış var. Yılda 1 milyon insan öldüren sivrisinekler sıtma ve gibisi hastalıklara niye oluyor. Şu anda Dünya Sıhhat Örgütü Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni sıtma bölgesi olarak gösteriyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tropikal hastalıklarda artış var. İleride Türkiye daha fazla tropikal hastalık uzmanı yetiştirmek zorunda kalacak. Daha fazla tropikal hastalıklara yönelik poliklinik açmak zorunda kalacak” sözlerini kullandı.
”HAYVANLARDAN İNSANLARA GEÇEN HASTALIKLARDA ARTIŞ BEKLENİYOR”
Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış beklendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu şu biçimde devam etti:
“aynı vakitte lyme hastalığına benzeri Kırım Kongo üzere hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış bekleniyor. Parazitler, böcekler sıcaklıklar biraz uygun olduğu için daha erken hayata geliyorlar. Daha uzun müddet hayatta kalıyorlar. Bunların lavraları daha fazla yaşıyor. Bunlar ormanların üstlerine yanlışsız hareket edebiliyor. Orman köylüsü birinci kere karşılaşıyor. Kuzey enlemlerindeki beşerler birinci sefer karşılaştığı böcekler ve bitkiler var. Bunlara ahenk sağlamak da vakit alacak. Batı Nil Virüsü üzere hastalıklar bilhassa daha fazla zahmetli olmaya başladı. O yüzden meyyit kuşlar, onlara temas etmemek, meyyit kuşları yiyen kediler ve köpeklerden de insanlara geçen hastalıklar var.”
”SELLER, İKLİMLE DEĞİL YERLEŞİMLE ALAKALI”
Prof. Dr. Kadıoğlu sel felaketlerine ait ise “Yağışların zahmete dönüşüp dönüşmemesi insanlara bağlı bir şey. Dereye yataklarına gidip yerleşirseniz, derenin yatağını 90 derece çevirirseniz, dereyi 3 taraftan beton tabuta aldık, tamam diye düşünürseniz, bu sizin için ölümcül olabiliyor. İstanbul’da maalesef bu biçimde yanlış yerleşimler var. Bunlar her yağmurda sele dönüşüyor. Bu iklimle değil, daha hayli yanlış ve çarpık kentleşmeyle alakalı bir durum. Şayet biz iklim değişikliğini nitekim ciddiye alıyorsak, daha fazla dere yataklarından uzak durmamız gerekiyor” dedi.