Mükemmel bir dersin özellikleri nelerdir ?

Bengu

New member
Kompleks Kişilik: Bir İnsan, Bir Dünya

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim bir hikâye var. Uzun zamandır aklımda dönüp duran, anlamaya çalıştığım bir kavramı anlatmak istiyorum: Kompleks kişilik. Hepimizin farklı yönleri olduğunu, bazılarımızın derinliklerinde başka birini gizlediğini ve kimilerimizin bu gizli parçalarıyla barışmaya çalıştığını anlatan bir hikâye bu. Hadi, siz de dinlerken, belki kendi hikâyenizle bağ kurarsınız.

Hikâye Başlıyor: Bir Gün İki Dünya Çarpıştı

Elif, genç bir kadındı. Yıllardır etrafındaki herkese neşeyle yaklaşan, insanları rahatlıkla anlayabilen, empatik bir yapıya sahipti. Onun için başkalarının hisleri çok önemliydi. Birinin üzülmesi, onu da etkilerdi; birinin mutlu olması, onu da mutlu ederdi. Bunu bazen bir zayıflık gibi hissetse de, bu özelliğini her zaman değerli bulmuştu. İnsanları anlamak, onlara dokunmak, empati yapmak ona hayatını anlatabilmek için en önemli anahtardı.

Ona her zaman duyarlı, yumuşak, duygusal bir kadın olarak bakılıyordu. Ama Elif'in içinde hep bir soru vardı: "Benim içimde başka bir insan da mı var? Bazen düşünüyorum da, içimde farklı bir kişilik olabilir mi?"

Bir gün Elif’in karşısına Engin çıktı. Engin, tam tersiydi. Her şeyin çözüm odaklı olduğu, net, stratejik bir şekilde hayatını düzenleyen bir adamdı. Her anı, bir adım ileriye gitmek için düşünülmüş bir plan gibi geliyordu. İlişkilerde de öyleydi. İnsanları çözmeye, sorunları anlamaya ve onlara en kısa çözümü sunmaya çalışıyordu. Bunu yaparken bazen soğuk, bazen mesafeli bir tavır sergileyebiliyordu ama ne de olsa ona göre meseleler duygusal değil, mantıklıydı.

Bir gün, Elif ve Engin bir kafede buluştu. Konuşmaları derinleştiğinde, Elif Engin’e şöyle dedi:

“Engin, bazen kendimi farklı biri gibi hissediyorum. Yani, herkesin benden beklediği gibi olmak zorunda değilim, değil mi? Hani duygusal bir yük hissediyorum, ama buna nasıl bakmam gerektiğini bilmiyorum. Benim içimde başka birini bulmak mümkün mü? Belki ben de bir stratejik düşünceyi anlayabilirim?”

Engin, Elif’in gözlerine bakarak, hafifçe gülümsedi. "Bence senin içinde başka biri yok, Elif. Ama belki senin içindeki bir parça eksik. Stratejik düşünmek, duygusal zekâyla barışmak demek değil. Hayatta her şeyin bir yolu var, senin yolun da farklı olabilir.”

Elif, Engin’in söylediklerini düşündü. Ama hala kafasında bir şeyler karışıktı. O an, Engin’in söyledikleri onun için çok farklı bir dünyayı açıyordu. Çünkü hep duygusal, empatik bakarken, Engin’in mantıklı, çözüm odaklı bakış açısı ona yabancı geliyordu.

İki Farklı Yol: Empati ve Strateji

Zamanla, Elif ve Engin arasındaki ilişkinin derinlikleri daha da karmaşık hale gelmeye başladı. Elif, empatik yapısıyla insanları anlamada ustaydı, ancak bazen bu fazlasıyla karmaşık ve duygusal bir yük haline geliyordu. Engin, her durumu net bir şekilde çözme isteğiyle hareket ediyor, bazen Elif’in derin duygularını anlamakta zorlanıyordu. Onun için meseleler ya çözülür ya da çözülmezdi; insanlar duygusal olarak rahatlatılmalı mıydı, yoksa sadece mantıklı bir şekilde açıklanmalı mıydı?

Bir gün, Engin ve Elif büyük bir tartışma yaşadılar. Elif, Engin’in soğuk tavırlarıyla baş edemediğini söyledi. “Bana daha fazla empati göster, Engin. Her şey çözüm değil, bazen sadece hissetmek gerek,” dedi.

Engin, biraz sinirli bir şekilde karşılık verdi: “Ama ben sorunu çözmeye çalışıyorum, Elif. Duygusal derinliklere gitmenin bir faydası yok, bu seni sadece daha fazla yoruyor.”

O an, Elif’in içinde bir şeyler kırıldı. Ne yazık ki, Engin’in mantıklı dünyasında kaybolduğunu hissediyordu. “Belki haklısın,” dedi, “belki duygusal derinliklere inmek gereksiz bir yük, belki de duygularımı sadece ben yaşıyorum.”

Engin bir an sessiz kaldı. O, çözüm odaklı bir adamdı, ama bu kadar yoğun bir duygusal çıkmazda nasıl bir çözüm bulacağını bilmiyordu. O da bir adım geri çekildi. “Belki ikimizin de anlayışa ihtiyacı vardır, Elif. Senin bakış açını anlamak, beni daha iyi bir insan yapabilir. Benim bakış açım da seni anlamana yardımcı olabilir.”

Sonuç: Duygusal Derinlik ve Stratejik Zihin Arasında Denge

Bir süre sonra Elif ve Engin, birbirlerinin bakış açılarını daha derinden anlamaya başladılar. Elif, Engin’in stratejik düşünme biçimini içselleştirmeye çalıştı. Engin ise, Elif’in duygusal zekâsını daha fazla takdir etmeye başladı. Belki de hayat, sadece bir tarafın öne çıktığı bir yol değil, her iki tarafın birbirini tamamladığı bir yoldu.

Kompleks kişilik, işte tam olarak buydu: Hem duygusal hem de stratejik, hem derin hem de yüzeyde olabilen bir insan olmak. Bir insanın içinde birden fazla dünyayı barındırması, onu daha güçlü kılardı. Yeter ki bu dünyaları doğru bir şekilde dengeleyebilsin.

Forumdaşlar, siz de benzer bir içsel çatışma yaşadınız mı? Empati ve strateji arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz? Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
 
Üst