celikci
New member
Kan görür görmez gösterilen yansılar şahıstan bireye muazzam farklar gösterebiliyor. Birtakım şahıslar sinema ve dizilerde kanlı sahneleri heyecanla izlerken, kimileri ise kanın niyetinde bile bayılabilir. Bu yüzden, hepimizin vücudunda daima akan kan hakkında niye bu kadar farklı reaksiyonlara sahip olduğumuz dikkat alımlı bir soru olarak karşımıza çıkıyor.
Genel olarak belirtmek gerekirse, kanımızın vücudumuzun haricinde değil damarlarımızın ortasında durması gerekiyor. Bu yüzden bir yerde kan görmek, bariz bir biçimde berbat bir şey olduğunun işaretçisi olarak algılanabilir. Kan teması ile bulaşan hastalıklar da bu denkleme eklendiğinde, sıhhat açısından bir yerde kan görür görmez makûs bir pay sahip olmak pek anlaşılır bir durum.
Ancak bu durum bile kimi bireylerin kan görür görmez bayılmasını tam olarak açıklayamıyor. her neyse ki bu soru için bir karşılık var.
Vazovagal senkop (bayılma) olarak tanımlanan bu vakada, kan üzere bir uyarıcının görülmesi vagus sonunun çok etkin bulunmasına ve kan basıncı ile kalp ritminde ani bir düşüşe sebep olabilir. Bu da beyne giden kan akışını sınırlayarak bayılmaya sebep olabilir.
Ayrıca, kimi durumlarda kan korkusu (hemofobi) insanların hayatını etkileyecek bir düzeye ulaşabilir. Bu fobinin, genel nüfusun yaklaşık yüzde 3-4’ünü etkilediği düşünülüyor. Yapılan iddialara bakılırsa, fobinin ortalama ortaya çıkma yaşı 7 ile 11 içinde değişiyor.
Kan korkusu, travmatik hadiselerden da kaynaklanabilir. Örneğin çocukluğu sırasında berbat bir hekim ziyareti yapmış yahut bir kaza geçirmiş olan şahıslar büyük bir endişe deneyimlemiş ve bu noktada bu büyük dehşet ile kan içinde bir bağlantı kurulmuş ve sürdürülmüş olabilir.
Öte yandan, kan manzarasını mide bulandırıcı yahut korkutucu bulan bir hayli şahsa karşın, adeta kan gölü ile dolu bir fazlaca dizi ve sinema ve medya eseri bulunuyor. Bunun mümkün bir sebebinin, günlük hayatımızda epeyce az gördüğümüz bir şeyi denetimli ve inançlı bir ortamda görme fırsatı olduğu öneriliyor.
Genel olarak belirtmek gerekirse, kanımızın vücudumuzun haricinde değil damarlarımızın ortasında durması gerekiyor. Bu yüzden bir yerde kan görmek, bariz bir biçimde berbat bir şey olduğunun işaretçisi olarak algılanabilir. Kan teması ile bulaşan hastalıklar da bu denkleme eklendiğinde, sıhhat açısından bir yerde kan görür görmez makûs bir pay sahip olmak pek anlaşılır bir durum.
Ancak bu durum bile kimi bireylerin kan görür görmez bayılmasını tam olarak açıklayamıyor. her neyse ki bu soru için bir karşılık var.
Vazovagal senkop (bayılma) olarak tanımlanan bu vakada, kan üzere bir uyarıcının görülmesi vagus sonunun çok etkin bulunmasına ve kan basıncı ile kalp ritminde ani bir düşüşe sebep olabilir. Bu da beyne giden kan akışını sınırlayarak bayılmaya sebep olabilir.
Ayrıca, kimi durumlarda kan korkusu (hemofobi) insanların hayatını etkileyecek bir düzeye ulaşabilir. Bu fobinin, genel nüfusun yaklaşık yüzde 3-4’ünü etkilediği düşünülüyor. Yapılan iddialara bakılırsa, fobinin ortalama ortaya çıkma yaşı 7 ile 11 içinde değişiyor.
Kan korkusu, travmatik hadiselerden da kaynaklanabilir. Örneğin çocukluğu sırasında berbat bir hekim ziyareti yapmış yahut bir kaza geçirmiş olan şahıslar büyük bir endişe deneyimlemiş ve bu noktada bu büyük dehşet ile kan içinde bir bağlantı kurulmuş ve sürdürülmüş olabilir.
Öte yandan, kan manzarasını mide bulandırıcı yahut korkutucu bulan bir hayli şahsa karşın, adeta kan gölü ile dolu bir fazlaca dizi ve sinema ve medya eseri bulunuyor. Bunun mümkün bir sebebinin, günlük hayatımızda epeyce az gördüğümüz bir şeyi denetimli ve inançlı bir ortamda görme fırsatı olduğu öneriliyor.