celikci
New member
JWST’nin keskin gözleri son 6 ay ortasında son derece uzak birkaç galaksi bulmayı başardı. Ve artık gökbilimciler bunlardan birinde oksijen olduğunu söyleyebiliyorlar. Bu, kıymetli kimyasal elementin şimdiye kadar kaydedilen en uzak tespiti.
Galaksi GHZ2/GLASS-z12 ismini taşıyor ve JWST tarafınca tespit edilen ışık Büyük Patlama‘dan yalnızca 367 milyon yıl daha sonrasından geliyor. Nagoya Üniversitesi’nden başyazar Tom Bakx hususla ilgili yaptığı açıklamada, “Gözlemsel bir astronom olmak için fazlaca heyecan verici. JWST sonuçlarını test edecek müşahedelerin durumunu gerçek vakitli olarak takip edebildik” diyor.
Oksijenin varlığı bu uzak galaksiler hakkında epey şey ortaya koyuyor. Kainatta birinci parlayan yıldızlar yalnızca hidrojen ve helyumdan oluşuyordu. Merkezlerindeki nükleer süreçler, yıldızlar yaşlandıkça ve genişledikçe dağılan ve (bazı durumlarda) sonunda patlayan başka birfazlaca elementin oluşumuna yol açtı. Birinci galaksilerdeki bu birinci yıldızları anlamak, galaksi evriminin mevcut fotoğrafını tamamlamak için fazlaca değerli. JWST ve ALMA yardımıyla bu ilkel objeleri tanımaya başlayabiliyoruz.
Japonya Ulusal Astronomi Gözlemevi’nden eş önder muharrir Jorge Zavala da keşif ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Parlak çizgi emisyonu, bu galaksinin gaz rezervuarlarını hidrojen ve helyumdan daha ağır elementlerle süratle zenginleştirdiğini gösteriyor. Bu da bize birinci kuşak yıldızların oluşumu, evrimi ve ömür mühletleri hakkında kimi ipuçları veriyor. Oksijen gazı ile yıldızların emisyonu içinde gördüğümüz küçük ayrım, bu erken galaksilerin, gazı galaksi merkezinden galaksiyi çevreleyen bölgeye ve hatta ötesine fırlatan şiddetli patlamalardan muzdarip olduğunu da gösterebilir.”
Galaksi GHZ2/GLASS-z12 ismini taşıyor ve JWST tarafınca tespit edilen ışık Büyük Patlama‘dan yalnızca 367 milyon yıl daha sonrasından geliyor. Nagoya Üniversitesi’nden başyazar Tom Bakx hususla ilgili yaptığı açıklamada, “Gözlemsel bir astronom olmak için fazlaca heyecan verici. JWST sonuçlarını test edecek müşahedelerin durumunu gerçek vakitli olarak takip edebildik” diyor.
Oksijenin varlığı bu uzak galaksiler hakkında epey şey ortaya koyuyor. Kainatta birinci parlayan yıldızlar yalnızca hidrojen ve helyumdan oluşuyordu. Merkezlerindeki nükleer süreçler, yıldızlar yaşlandıkça ve genişledikçe dağılan ve (bazı durumlarda) sonunda patlayan başka birfazlaca elementin oluşumuna yol açtı. Birinci galaksilerdeki bu birinci yıldızları anlamak, galaksi evriminin mevcut fotoğrafını tamamlamak için fazlaca değerli. JWST ve ALMA yardımıyla bu ilkel objeleri tanımaya başlayabiliyoruz.
Japonya Ulusal Astronomi Gözlemevi’nden eş önder muharrir Jorge Zavala da keşif ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Parlak çizgi emisyonu, bu galaksinin gaz rezervuarlarını hidrojen ve helyumdan daha ağır elementlerle süratle zenginleştirdiğini gösteriyor. Bu da bize birinci kuşak yıldızların oluşumu, evrimi ve ömür mühletleri hakkında kimi ipuçları veriyor. Oksijen gazı ile yıldızların emisyonu içinde gördüğümüz küçük ayrım, bu erken galaksilerin, gazı galaksi merkezinden galaksiyi çevreleyen bölgeye ve hatta ötesine fırlatan şiddetli patlamalardan muzdarip olduğunu da gösterebilir.”